Anna Ahmatova

Anna Ahmatova, Rus edebiyatının Gümüş Çağı’nın (19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın ilk çeyreği arasındaki dönem) en büyük ve önemli şairlerden birisidir.

Asıl ismi Anna Andreyevna Gorenko olan ve Anna Ahmatova kalem adıyla bilinen şair 23 Haziran 1889 yılında Odessa yakınlarında dünyaya geldi. Babası Andrey Antonoviç Gorenko emekli deniz mühendisiydi. Annesi İnna Erazmovna Stogova soylu ailesinden gelmekteydi.  Bir yaşındayken Tsarskoye Selo’ya (Sankt-Petersburg’un yakınlarında eskiden imparator ailesinin ve soylu sınıftan misafirlerin ağırlandığı yerleşim yeri) ailesi ile birlikte taşınmıştır.  Otobiyografisinde, kendi çocukluğundan bahsederken okumayı kendi kendine öğrendiğini, beş yaşındayken de Fransızca öğretmenin yaşça daha büyük çocuklara verdiği dersleri dinleyerek Fransızca konuşmayı öğrendiğini ifade etmiştir.  İlk şiiri on bir yaşındayken yazmıştır.  Eğitimi Tsarskoselskoy Kadın Gymnasium’da görmüştü. 

1905’te, on altı yaşındayken annesi babasıyla ayrılınca, annesiyle birlikte Gözleve’ye, bir sene sonra da Kiev’e taşınmış ve eğitimini de burada Fundukleevskoy Gymnasium’da tamamlamıştır.  

1910’da başka bir  şairi ve akmeizm akımın kurucusu Nikolay Stepanoviç Gumilev ile evlenmiştir. Akmeizm, Rusya’da  kısa dönemli, sembolizme karşı tepki olarak ortaya çıkan ve yalın, sade dille  kelimelerin somut anlamlarıyla öne çıkan akımdır. Ahmatova da bu akıma katıldı ve bu özellikler çerçevesinde çok başarılı şiirleri kaleme aldı. 1912’de şairin hayatında iki önemli olay gerçekleşir: gelecekteki ünlü tarihçesi olacak oğlu Lev dünyaya geldi, ve ilk baskısı 300 kopya olarak basılan Veçer (Вечер, ru. Akşam ) adlı ilk şiir derlemesi yayımladı. 1914’de ise çok sayıda basılan ve yazara ün getiren Tespih adlı ikinci şiir kitabı çıktı. Şiirleri genellikle romantik temaları içeren lirik şiirlerdir; fakat Belaya Staya (Белая Стая, ru. Beyaz Sürü) adı altında basılan üçüncü kitapta, o yıllarda süren Birinci Dünya Savaşı’nın ve İmparatorluk Rusya’nın iç kargaşasının izleri taşıyan şiirleri görmek mümkündür.

Ahmatova, 1918’de kocasından boşandı ve aynı yıl ünlü Rus oryantalist, şair ve çevirmen Vladimir Kazimiroviç Şileyko ile evlendi. 1921’de ise eski kocası Nikolay Gumilev, Bolşevik karşıtı bir komplodaki rolü nedeniyle yargılandı ve idam edildi. Boşanmış olmalarına rağmen bu olay şairi çok derinden etkilenmişti, bundan sonra da birçok şiiri Gumilev’a adamış ve Gumilev’un şiir kitaplarını kendi parasıyla basmıştı. 

1921 yılında Podorojnik (Подорожник, ru. Sinir Otu) adlı şiir derlemesi, 1922’de ise Anno Domini (lat. milattan sonra) adlı kitabı basıldı. 1924’te Ahmatova’nın şiirleri sosyalizm ve Rus Devrimi ile ilgili konularını içermedikleri için, şairin parti tarafından 1940 yıllara kadar yayınlanması yasaklandı. Şair bu dönem çeviri yaparak ve A. S. Puşkin eserleri ve hayatı hakkında denemeler yazarak geçimini sağladı.

1935 ile 1949 yılları arasında oğlu Lev üç kez tutuklanmış; 1938, Sovyet rejimine karşı bulunduğu faaliyetler nedeniyle gençliğinin büyük bir kısmını geçireceği Gulaglara gönderilmişti. 

II. Dünya Savaşı sırasında Ahmatova, askerlere moral vermek adına askeri hastaneleri ziyaret edip onlara şiir ve kitap okudu. Bu dönemde de sayılarca savaş ve barış, vatan, yurtseverlik konuları içeren şiirleri yazdı.

1946’da Ahmatova Sovyet eleştirmenleri tarafından şiirleri komünizm ideolojisine aykırı oldukları için Sovyet Yazarlar Birliği’nden atıldı, şiirleri sansürlendi ve şair gözetim altına alındı. Sadece 1951’de şair Sovyet Yazarlar Birliği’ne tekrar katılabildi ve 1958’den sonra tekrar basılmaya başladı. 

1962’de şair, tanık olduğu I. ve II. Dünya Savaşlarını, İmparatorluk Rusya’dan Sovyetlere geçişi ile iç değişimlerini anlatan ve yirmi sene boyunca yazılan hayatının eseri olan “Poema bez geroya” ( “Поэма без героя”, ru. “Kahramanı Olmayan Şiir”)’ini bitirmişti. 

1962’de Ahmatova, ünlü Amerikan şair Robert Frost tarafından ziyaret edildi, 1964’ten sonra şair dünyaca ünlü şair ünvanına kavuştu: İtalya’da uluslararası Etna-Taormina şiir ödülüne layık görüldü, Oxford üniversitesi tarafından de fahri doktora ünvanına layık görüldü ve Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi. 1965’te şairin Beg Vremeni (Бег времени, ru. Zamanın Uçuşu) adlı son kitabı yayımlandı. Şair 1966’da 76 yaşındayken kalp yetmezliğinden Moskova’da bir sanatoryumda öldü.

“Yıkılmış yuvama kaldırıyorum kadehimi

Kin , öfke dolu hayatıma

Yalnızlığına ikimizin

ve sana kaldırıyorum.

Yalanına bana ihanet eden dudaklarımın

Gözlerindeki ölü soğukluğuna

Hayatın bu kadar acımasız , kaba oluşuna

Ve kurtarmamasına bizi tanrının”

Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin
Share on google
Share on pinterest
Share on telegram

Yazar

Yazar

Grafiker

Grafiker